Anadolu Yayıncılar Federasyonu (AYF), İsrail’in saldırılarında hayatını kaybeden gazetecileri anmak ve saldırılara tepki göstermek için İstanbul’da aralıksız 24 saat sürecek canlı yayın başlattı.
Sultanahmet Meydanı’ndaki tarihi Alman Çeşmesi’nin yanına kurulan sahnede ” Filistin’de öldürülen gazeteciler için nöbetteyiz” yazısı yer aldı.
Saat 14.00 itibarıyla başlayan yayına ilk olarak AYF Başkanı Sinan Burhan, Akşam gazetesi yazarı Mustafa Kartoğlu ve CNN Türk spikeri Fulya Öztürk katıldı.
Anadolu’da yayın yapan 20 televizyon kanalı ile sosyal medya platformlarından canlı yayınlanan programda ulusal basından çok sayıda gazeteci yer alacak.
“Bu gazeteciler Filistin halkının sesi oluyordu”
AYF Başkanı Burhan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un destekleriyle bu yayını gerçekleştirdiklerini, politik bir amaç taşımadıklarını ve yayınlarının herhangi bir parti yayını olmadığını söyledi.
Yaptıkları yayının dili, dini, ırkı, mezhebi ne olursa olsun, mazlum ve mağdur insanlara sahip çıkma yayını olduğunu belirten Burhan, şunları söyledi:
“Filistin’de 140 gazetecimiz şehit edilmiş ya da öldürülmüş. Bu gazeteciler ne yapıyordu? Filistin halkının sesi oluyordu. İsrail devlet terörünü dünyaya duyuruyordu. Açlığı, susuzluğu, bütün bunları duyuruyordu. Ne oldu? İsrail devleti önce gazetecileri hedef aldı. Biz de bunun farkında olduğumuzu belirtmek için burada eylem yapıyoruz. Bugün başlayan eylemimiz yarın saat 14.00’e kadar devam edecek, 80 gazeteci katılacak. Açılışı Fulya Öztürk yaptı, Mustafa Kartoğlu, Çetiner Çetin, Başak Şengül, Erkan Tan, Ekrem Kızıltaş, Rahim Er, Emin Pazarcı, Zafer Şahin, İsmail Küçükkaya, Halk TV. Biz dedik ki ‘Tüm gazeteciler katılabilir, bizim için gazetecilik önemli.’ Kimseye bizim bir ön yargımız yok. Katılan tüm arkadaşlara biz teşekkür ediyoruz. Burada 24 saat Anadolu kanallarıyla ortak yayın yaparak Filistinli gazeteciler adına biz ayakta olduğumuzu, nöbette olduğumuzu, Filistin’in sesi olacağımızı duyurduk.”
“Gazeteciler sadece bu soykırımı belgelemek için oradaydılar”
Akşam gazetesi yazarı Mustafa Kartoğlu ise İsrail’in bir süredir bölge ülkeleriyle başlattığı normalleşme çabalarının samimi olmadığını, genişlemenin ve bölge ülkelerini yumuşatmanın bir yöntemi olarak bunu kullandığını 7 Ekim’den sonra gösterdiğini dile getirdi.
Kartoğlu, 7 Ekim saldırıları karşılığında İsrail’in meşru taleplerinin dikkate alınabileceği yeni bir dönemin başlatılabileceğini ancak bunun yerine çok daha büyük bir intikamın soykırımla alınma yoluna gidildiğini ifade etti ve şöyle devam etti:
“Gazeteciler sadece bu soykırımı belgelemek için oradaydılar. Onlara mani olundu. Daha dün TRT ekibi bombalandı, daha önce Anadolu Ajansı muhabirleri saldırıya uğramıştı, Aljazeera aynı şekilde. Bölgenin sesinin çıkmasını istemiyorlar, görüntülerin dağılmasını istemiyorlar. İnterneti kesiyorlar, telefon bağlantılarını koparıyorlar, bağlantı kuranları tespit edip sinyal gelen yere bomba yağdırıyorlar. ve bütün dünya sessiz sedasız orada İsrail katliamını izlesin istiyorlar. İsrail tarafından yapılan propagandanın dinlenmesini ve sadece onun duyulmasını istiyorlar. Fakat bunu başaramıyorlar. Gazeteciler canları pahasına orada olan biteni bütün dünyaya anlatıyor, bütün dünyaya gösteriyor.”
Gerçeği haykıranların bir parçası olmaya sembolik bile olsa çaba gösterdiklerine dikkati çeken Kartoğlu, “Bütün dünyada eğer halkların, yönetimleri üzerinde etkili olduğu bir demokrasiden söz edilecekse bütün dünyada yönetimlerin bugün ayağa kalkmış olan halklarının sesine destek vermesi, bu sesi dinlemesi beklenir.” dedi.
Kendisinin ve birçok gazetecinin bu çağrıyı yaptığını kaydeden Kartoğlu, “Aksi halde giderek bugün dünya hukuk sistemini, dünya devletler sistemini, insan hakları ilkelerini ortadan kaldıran, çiğneyen bir İsrail’in varlığı, İsrail yönetiminin varlığı bu şekilde korunur ve bir ölçüde de kutsanırsa, dokunulmaz hale getirilirse ne ülkelerin birbirine güveni kalır ne de insanların kendi ülkelerine, kendi yönetimlerine, kendi devletlerine güveni kalır. Bu güvensizlik ortamı giderek aslında Avrupa demokrasilerini tehdit eder ve bütün dünyayı tehdit eder. Biraz da aslında bu sesimizi yükseltmemizin sebebi dünyanın kendi kendini yok etmeye doğru gitmesine mani olmak.” ifadelerini kullandı.
“Gazze halkının haykırışı Anadolu’dan duyuldu”
Türkiye Haber Kameramanları Derneği Başkanı Aytekin Polatel, 7 Ekim’de başlayan İsrail saldırıları sonucu bir gazeteci cinayetinin ortaya çıktığını, İsrail’in inanılmaz ölçüde, bölgede görev yapan her türlü gazeteciyi hedef gözetmeksizin öldürmeye başladığını söyledi.
İsrail’in Gazze halkına uyguladığı şiddetin, ablukanın, katliamın bir insanlık dramı olduğunu vurgulayan Polatel, “Bunu görmezden gelemeyiz. Gazze halkının oradaki haykırışı Anadolu’dan duyuldu. ve Anadolu halkı Gazze halkıyla birlikte beraber, yek bir vücut olmaya çalıştı.” görüşünü sundu.
Bu noktada Türkiye Haber Kameramanları Derneği’nin bölgede görev yapan habercilerin anılarından oluşan bir kitap hazırladığını aktaran Polatel, “Gelecek nesillere de İsrail devletinin masum insanları nasıl katlettiğini, nasıl abluka yaptığını anlatan bir kitap olacak.” diye konuştu.
İsrail’in katlettiği gazeteci sayısının 140’ı bulduğuna işaret eden Polatel, “Onların da sesi olmak, dünya kamuoyuna ‘Burada bir katliam var.’ demek için bugün burada 24 saat bir yayın düzenleniyor. Ben de Türkiye Haber Kameramanları Derneği Başkanı olarak bu yayında, orada yaşadıklarımızı, meslektaşlarımızın yaşadıklarını anlatmak için bir büyük çaba içerisinde olacağım.” ifadelerini kullandı.
“Katliamı belgeleyen bir Türk medyası var”
Türkçe Konuşan Ülkeler Uluslararası Gazeteciler Derneği Genel Başkanı Güngör Yavuzaslan, AYF’nin yaptığı bu etkinliğin dünyada bir ilk olduğunu belirterek “Tarihe tanıklık ediyoruz. Bu 24 saatlik yayın kamuoyu oluşturma açısından çok önemli.” dedi.
Yavuzaslan, İsrail’in AA ve TRT örneğinde olduğu gibi özellikle Türk gazetecileri hedef aldığını, Gazze içinden gerçekleri dünyaya en üst düzeyde ulaştıran kurumlar AA ve TRT nedeniyle bunu yaptığını anlattı.
Lahey Adalet Divanı’nda Güney Afrika Cumhuriyeti’nin hazırladığı dosyada dijital materyaller olarak adlandırılan materyallerin hepsinin AA ve TRT’nin sahadaki çalışmaları olduğuna dikkati çeken Yavuzaslan, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Katliamı belgeleyen bir Türk medyası var. Bu da ister istemez ki dün hareket halinde araç içinde vurulan meslektaşların orda hedef olmasına neden oluyor. Hem gazeteci hem de mesleki örgüt yöneticisi olarak dayanışmayı en üst düzeyde göstereceğiz. 6 aydır devam eden bir katliam var. Bu katliamı duyuran bir Türk medyası var. Filistinli meslektaşlarımız açısından biz bunu çok önemsiyoruz. Gazze insanlığın öldüğü yer, bir vicdan testi. Testte kim iyiler ikliminde, kim kötülerin yanında görüyoruz. Türkiye ve Türk gazeteciler her zaman iyilerin ve masumluğun yanında olduğu bir kez daha gösterdi.”
“İsrail gazetecileri bilerek, isteyerek ve planlayarak hedef almaktadır”
Filistinli araştırmacı ve gazeteci Muin Naim, “Son 6 ay içinde Gazze’de olup bitenler belki de basın tarihinin en büyük gazeteci katliamdır. Çünkü 1. Dünya Savaşı’nda, 2. Dünya Savaşı’nda veya Rusya’nın Ukrayna’ya yaptığı saldırılarda bu kadar gazeteci, hatta yarısı bile öldürülmemişti. Ama İsrail gazetecileri bilerek, isteyerek ve planlayarak hedef almaktadır.” diye görüş belirtti.
İsrail’in Gazze’de birçok yabancı, yerli basın kuruluşunun temsilcilerini ve gazetecileri hedef aldığını aktaran Naim, “İsrail bugün hakikati susturmaya çalışıyor ama Filistin’deki ve Filistin dışındaki gazetecilerin bu hakikati susturmamak için elinden geleni yapacağına inanıyoruz. Örneğin şu anda Refah Sınır Kapısı’nda yüzlerce gazeteci bekliyor. Aylardır bekliyorlar ki ilk fırsatta Gazze’ye girmeye çalışıyorlar. Hatta bazı yardım kuruluşlarının dahi çalışanları kendileri hakikate aktarmak için gazeteci görevine üstlenmek zorunda kaldılar.” ifadelerini kullandı.
GÜNDEM
08 Ekim 2024SPOR
08 Ekim 2024GÜNDEM
08 Ekim 2024SPOR
08 Ekim 2024SPOR
08 Ekim 2024GÜNDEM
08 Ekim 2024GÜNDEM
08 Ekim 2024