MELİS YILDIRIM
Türkiye’nin eski Kahire Büyükelçisi Şafak Göktürk, İran’ın İsrail’e yaptığı misilleme saldırının ardından Ankara’da uzun süre hakim olan sessizliğe ilişkin, “Ankara’daki bu sessizlik dikkat çekici, alışılmış değil. Düşündürücü bir durum. Çünkü Türkiye’nin gerek bölgesinde gerek uluslararası konularda belli bir saygınlığı, ağırlığı vardır. Bu konuda konuşmak ince hesaplar gerektiriyor. Ama bunları yapabilecek bir diplomasimiz bizim öteden beri olmuştur” değerlendirmesini yaptı.
İran’ın 300’den fazla insansız hava aracıyla İsrail’e yönelik “Gerçek Vaat Operasyonu” adı verilen saldırısının, İsrail’in 1 Nisan 2024 tarihinde Şam’daki İran Konsolosluğu’na düzenlediği saldırıya misilleme olarak yapıldığı açıklandı.
Türkiye’nin eski Kahire Büyükelçisi Şafak Göktürk, ANKA Haber Ajansı’na yaptığı değerlendirmede, Ankara’dan uzun süre resmi bir açıklama yapılmayışına değindi. Göktürk, ilk haberin Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın İranlı mevkidaşı Hüseyin Emir Abdullahiyan ile yaptığı telefon görüşmesine dair olduğunu belirterek, “Bu kadar büyük bir olayın yaşanmış olmasının ardından Ankara’daki bu sessizlik dikkat çekici, alışılmış değil. Düşündürücü bir durum. Çünkü Türkiye’nin gerek bölgesinde gerek uluslararası konularda belli bir saygınlığı, ağırlığı vardır. Bunlar sanki yokmuş gibi bir tablo ortaya çıkıyor. Evet, bu konuda konuşmak ince hesaplar gerektiriyor. Ama bunları yapabilecek bir diplomasimiz bizim öteden beri olmuştur” dedi. Göktürk devamında şunları kaydetti:
“TÜRKİYE BÜYÜK ÖLÇÜDE KENDİSİNİ ETKİSİZ KILDI”
“Saldırı zaten gerçekleşmiş. Dolayısıyla bu işin adresi İran değil. İsrail ile konuşabilecek menzilin dışına çıktık bir süredir. O bakımdan herhangi bir temas imkanı olamayacağı anlaşılıyor. Türkiye büyük ölçüde kendisini etkisiz kıldı. Hükümet bölgede etkisiz kıldı, yanlış zamanlarda, gereksiz derecede sert çıkışlarıyla.”
Yaşananların ardından Irak, Ürdün gibi hava sahalarını kapatan kimi ülkelerin hava sahalarını açtıklarını anımsatan emekli Büyükelçi Göktürk, “Bu işin can alıcı noktası İran hava sahasının tekrar ne zaman ulaşıma açılacağı değil” dedi.
İran’ın, 7 Ekim 2023’te Hamas’ın İsrail’e saldırısıyla başlayan çatışmaların tetikçisinin kendisi olmadığını belirttiğini aktaran Göktürk, “Bu büyük ölçüde uluslararası alanda kabul görmüş bir açıklamaydı. İran’ın esasen bölgesinde ve onun da ötesindeki hareket tarzına bu uygundu. İran genellikle vekillerini kullanarak bir şey yapmayı öngörür. Bu sayede kendisini bir koruma zırhı altına alır. Doğrudan kendisini husumet içinde olduğu devletler arasında bir çatışma menziline sokmamaya özen gösterir. 7 Ekim’de Hamas’ın İsrail’e yapmış olduğu saldırıda da kendisi bunun talimatını vermediğini veya vekili dahi olsa bunun talimatını vermediğini, bunun bağımsız bir Hamas kararı olduğunu söylemişti” ifadelerini kullandı. Sonraki gelişmelerin bölgenin genelinde yaşanmaya başlanan, İsrail ve İsrail ile birlikte hareket eden diğer devletlerin varlıklarına karşı sürdürülen eylemlerde İran’ın arkasında olduğunu gösterdiğini kaydeden Göktürk, şöyle devam etti:
“İSRAİL BU ÇİZGİYİ 15 GÜN ÖNCE AŞTI”
“İsrail, İran’ın bölgedeki hem askeri varlıklarını hem de komutanlarını hedef almaya başladı. Bunları nerede hedef aldığı önemliydi. Özellikle Lübnan’da daha dikkatli davrandı. Evet, Beyrut’ta Hamas’ın liderliğini hedef almıştı. Ama İran’ın, özellikle Devrim Muhafızları’nın uluslararası gücü olarak bilinen Kudüs Gücü’nün komutanlarını Lübnan dışında hedef aldı. Bunun için de Suriye’de onları vurdu ve operasyonlarını gerçekleştirdi.
Bundan 15 gün öncesine kadar İsrail’in bu şekildeki nokta vuruşlarında yer çok önemliydi çünkü genellikle İran askeri varlıkları veyahut onunla bağlantılı bulundukları yerleri hedef alıyordu. Hiçbir zaman bir diplomatik misyonu, ki diplomatik misyon devletlerin kendi toprağı kabul edilir, dolayısıyla siz bir diplomatik misyona saldırdığınızda o devlete doğrudan bir saldırıda bulunmuş addedilirsiniz. İsrail bu çizgiyi 15 gün önce aştı. Aşarken şunu söyledi; ‘Bu İran’ın Suriye’deki Büyükelçiliği’nin konsolosluk şubesi olabilir ama bunu başka amaçlarla kullanıyorlar. Viyana Diplomatik İlişkiler Konsolosluk İlişkileri Sözleşmesi çerçevesinde belirtilen kuralların dışında, askeri amaçlarla, terör amaçlarıyla kullanıyor’ diyerek bu eylemi gerçekleştirdi. İran açısından durum açıktı, diplomatik misyonuna yönelik bir saldırıydı, yani İran toprağına yönelik bir saldırı olarak kabul edildi. O zaman İran İsrail’in kendisinin hedef alması gerektiği bir duruma geldi. Bu tür merdivenleşmelerde bu yeni bir aşamayı ifade ediyor. Çünkü İran’ın İsrail’e yönelik, İsrail birlikleri veya şehirlerine yönelik saldırılar hep bu dolaylı unsurlar, vekiller üzerinden gerçekleştirilmişti. Bunu bu şekilde yapamayacağını, doğrudan kendisinin bir hamlede bulunması gerektiğine karar verdi.”
“İSRAİL’İN İRAN’I ENDİŞEDE BIRAKACAK BİR ÇİZGİDE HAREKET EDECEĞİ ANLAŞILIYOR”
İran’ın İsrail’e doğrudan saldırmasıyla İsrail’de meşru olarak karşılık verme hakkı olduğu düşüncesi olduğunu kaydeden Göktürk, “Bu merdivenleşme devam ederken bu aşamalar önceden değerlendiriliyordu” diye konuştu. Emekli Büyükelçi Göktürk, ABD Başkanı Joe Biden’ın İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu ile görüşmesinde İsrail’i desteklediklerini anımsatarak, ABD’nin “Ama bunun ötesinde İran’a dönük bir eyleminizin içinde biz olmayız” mesajını verdiğini söyledi. Göktürk son olarak şunları söyledi:
“İsrail bunu kendi başına yapar mı, hangi hedeflere yönelik yapar, İsrail Silahlı Kuvvetleri ve istihbaratı bu füzelerin ve insansız hava araçlarının hangi rotalardan fırlatıldığını biliyor. Bu askeri tesisleri mi hedef alır yoksa nükleer kapasitesini mi hedef alır, onları bilemiyoruz, hedef alır mı almaz mı onu da bilmiyoruz. Ama İsrail’in bu konuda İran’ı sürekli bir endişe ve düşüncede bırakacak bir çizgide önümüzdeki günlerde hareket edeceği anlaşılıyor. İran’ın bugün hava sahasını açıp açmamış olması da çok önemli değil.”
GÜNDEM
05 Ekim 2024SPOR
05 Ekim 2024GÜNDEM
05 Ekim 2024SPOR
05 Ekim 2024SPOR
05 Ekim 2024GÜNDEM
05 Ekim 2024GÜNDEM
05 Ekim 2024